E-ISSN: 1308-5263
Turk J Hematol: 39 (3)
Volume: 39  Issue: 3 - 2022
Hide Abstracts | << Back
RESEARCH ARTICLE
1.Prophylactic Central Nervous System Irradiation Is Not Indispensable in Adult Patients with Acute Lymphoblastic Leukemia: A Multicenter Retrospective Cohort Study
Olgu Erkin Çınar, Hakan Göker, Kemal Fidan, Öznur Aydın, Tural Pashayev, Ümit Yavuz Malkan, Mustafa Velet, Yahya Büyükaşık, Salih Aksu, Osman İlhami Özcebe, İbrahim Celalettin Haznedaroğlu, Nilgun Sayınalp, Filiz Vural, Mehmet Turgut, Ali Ünal, Haluk Demiroğlu
doi: 10.4274/tjh.galenos.2022.2021.0680  Pages 152 - 159
Amaç: Erişkin akut lenfoblastik lösemi (ALL) hastalarında, santral sinir sistemi (SSS) tutulumuna karşı kullanılan profilaktik rejimlerin etkinlik ve güvenliğini karşılaştıran çalışma bulunmamaktadır. Bu çok merkezli retrospektif çalışmada, profilakside SSS ışınlamayı içeren ve içermeyen rejimlerin etkinliklerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Bu çalışma, karşılaştırmalı retrospektif kohort çalışması olup; Türkiye’de dört farklı üçüncü basamak merkeze başvuran 203 hastayla yapılmıştır. Hastalar, SSS ışınlaması alanlar ve almayanlar olarak iki gruba ayrılmıştır. Gruplar, takipte SSS tutulumu gelişimi temelinde hastaların ve ALL’nin özelliklerine göre karşılaştırılmıştır.
Bulgular: Yüz beş hasta sadece kemoterapi bazlı profilaksi alırken, 98 hasta ek olarak SSS ışınlaması almıştır. SSS ışınlama grubundaki hastaların medyan yaşı daha küçüktür ve kök hücre nakli oranı daha yüksektir. Bunlar haricinde gruplar, demografik özellikler ve SSS tutulumu risk faktörleri açısından benzer dağılım göstermektedir. Medyan 23,8 (11,1-62,4) aylık takipte, SSS tutulumsuz sağkalım açısından iki grup arasında fark saptanmamıştır (log-rank p=0,787).
Sonuç: Pediatrik hastalarda kanıtlandığı gibi erişkin ALL hastalarında da SSS ışınlaması, çok yüksek riskli hastalar dışında profilakside yer almayabilir. Özellikle yüksek yaşam süresi beklenen hastalarda, ışınlamanın nörolojik toksisitesinden kaçınılması da günümüzde amaçlar arasında olmalıdır. Işınlamanın, SSS tutulumu gelişmiş hastalarda terapötik amaçla sınırlandırılması, çok yüksek riskli hastalar dışında iyi bir risk/fayda oranına sahiptir.
Objective: Studies comparing the efficacy and safety of prophylactic regimens for central nervous system (CNS) involvement in acute lymphoblastic leukemia (ALL) are scarce in adults. This multicenter retrospective study aimed to compare the efficacy of prophylactic regimens with and without CNS irradiation on the development of CNS relapse during follow-up.
Materials and Methods: This was a multicenter comparative cohort study. A total of 203 patients were included from four tertiary care centers in Turkey. Patients were divided into two groups according to whether they received CNS irradiation or not. The groups were analyzed retrospectively regarding patient and disease characteristics, with the main focus being CNS relapse.
Results: While 105 patients received chemotherapy-based prophylaxis, 98 patients received additional CNS irradiation. These groups were statistically comparable in terms of demographic characteristics and risk factors for CNS involvement. In the irradiation group, patients were younger and had more stem cell transplants. In a median of 23.8 (11.1-62.4) months, there was no difference between the two groups regarding CNS relapse-free survival (log-rank p=0.787).
Conclusion: Craniospinal irradiation may not be indispensable for every adult patient with ALL, similarly to pediatric patients. It is crucial to avoid the long-term toxicities of radiation, especially in patients with long life expectancy. Craniospinal irradiation may be reserved for therapeutic use in cases of CNS relapse and prophylaxis for some high-risk patients.

2.MiRNA-181b-5p Modulates Cell Proliferation, Cell Cycle, and Apoptosis by Targeting SSX2IP in Acute Lymphoblastic Leukemia
Xue Fu, Yuan He, Jun Song, Linhui Wang, Pengxiang Guo, Jun Cao
doi: 10.4274/tjh.galenos.2022.2022.0054  Pages 160 - 169
Amaç: Biriken kanıtlar, miRNA’ların hedef genlerinin ekspresyonunu olumsuz yönde etkileyebileceğini ve böylece insan kanserlerinin gelişimini etkileyebileceğini göstermektedir. Akut lenfoblastik löseminin (ALL) patogenezi karmaşıktır, daha fazla biyobelirteç ve fonksiyonel molekülün bulunmasına ihtiyaç vardır. ALL’de miRNA- 181b-5p’nin spesifik mekanizmalarını ve fonksiyonlarını ortaya çıkarmayı ve miRNA-181b-5p/SSX2IP ekseninin ALL’deki etkilerini araştırdık.
Gereç ve Yöntem: İlk olarak biyoinformatik analizler ile ALL’de farklı ifade edilen miRNA’ları taradık ve araştırma konusunu belirledik. Hedef gen anlatım seviyelerini değerlendirmek için kantitatif PZR (qRT-Pz)R ve western blot yaklaşımları kullanıldı. ALL’deki hedef genlerin rollerini belrilemek için fonksiyonel çalışmalar ve fare deneyleri yapıldı.
Bulgular: miRNA-181b-5p, ALL’de yüksek düzeyde ifade edilip SSX2IP genini hedefleyebilir. ALL hücrelerinde miRNA-181b-5p anlatımı artarken ve SSX2IP geninin baskılandığı gözlemlendi. MiRNA-181b- 5p, hücre proliferasyonu, hücre döngüsü ve apoptoz dahil olmak üzere ALL’de birçok patolojik süreci kontrol edebilir ve miRNA-181b-5p ayrıca in vivo olarak tümör büyümesini kolaylaştırabilir.
Sonuç: miRNA-181b-5p, SSX2IP genini baskılayarak ALL ilerlemesini destekledi. miRNA-181b-5p/SSX2IP ekseni, ALL’nin habis davranışlarına karşı müdahale için umut verici bir hedef olabilir.
Objective: Accumulating evidence indicates that miRNAs can negatively influence the expression of their downstream genes, thereby affecting the development of human cancers. The pathogenesis of acute lymphoblastic leukemia (ALL) is complex and more biomarkers and functional molecules need to be found. We attempted to reveal the specific mechanisms and functions of miRNA-181b-5p in ALL and investigated the effects of the miRNA-181b-5p/SSX2IP axis on ALL.
Materials and Methods: Bioinformatics analyses were initially performed to screen out differentially expressed miRNAs in ALL and determine the research subject. qRT-PCR and western blotting were applied to evaluate the expression levels of target genes. Cell function experiments and mouse experiments were conducted to analyze the roles of the target genes in ALL.
Results: miRNA-181b-5p was highly and differentially expressed in ALL and may target SSX2IP. The upregulation of miRNA-181b-5p and downregulation of SSX2IP were observed in ALL cells. miRNA-181b- 5p could control multiple pathological processes of ALL, including cell proliferation, the cell cycle, and apoptosis, and miRNA-181b-5p could also facilitate tumor growth in vivo.
Conclusion: miRNA-181b-5p promoted the malignant progression of ALL by downregulating SSX2IP. The miRNA-181b-5p/SSX2IP axis may be a promising target for intervention against the malignant behaviors of ALL.

3.Real-Life Experience Regarding Clinical Characteristics and Treatment Outcome in Non-Cutaneous Peripheral T-Cell Lymphomas: A Multicenter Study of the Turkish Hematology Research and Education Group (ThREG)
Ömür Kayıkçı, Özgür Mehtap, İsmail Sarı, Fatih Demirkan, Cengiz Beyan, Güven Çetin, Filiz Vural, Mehmet Yılmaz, Erman Öztürk, Seval Akpınar, Bülent Eser, Mehmet Gündüz, Yahya Büyükaşık, Bahriye Payzin, Rahşan Yıldırım, Mehmet Hilmi Doğu, Atilla Özkan, Engin Kelkitli, Emre Tekgündüz
doi: 10.4274/tjh.galenos.2022.2022.0052  Pages 170 - 177
Amaç: Periferik T-hücreli lenfomalar (PTHL) nadir görülen, oldukça heterojen bir grup hastalıktır ve tüm non-Hodgkin lenfomaların sadece %10-15’ini oluşturur. Son yıllarda hem moleküler hem de klinik çalışmalar artmış olsa da PTHL’ler üzerindeki gerçek yaşam verileri hakkında hala çok az bilgiye sahibiz. Bu çalışmada, sistemik, kutanöz olmayan PTHL hastaları içeren geniş popülasyon tabanlı hasta grubunun klinik özellikleri ve tedavi sonuçlarını araştırmayı amaçladık.
Gereç ve Yöntem: 2008 ve 2016 yılları arasında kutanöz olmayan PTHL tanısı ile tedavi edilen 190 ardışık hastanın geriye dönük analizini gerçekleştirdik.
Bulgular: Tüm birinci basamak tedavi kombinasyonları dikkate alındığında, genel yanıt oranı; tam remisyon (n=81) %49,4 ve kısmi yanıt (n=27) %16,5 olmak üzere %65,9 saptandı. Beş yıllık genel ve olaysız sağkalım oranları, transplant ve transplant olmayan gruplar arasında önemli ölçüde farklıydı (sırasıyla, p<0,01 ve p=0,033).
Sonuç: Kutanöz olmayan PTHL hastalarıyla ilgili geniş geriye dönük gerçek yaşam veri analizini kapsayan Türkiye deneyimi, sağkalım ve transplantasyon sonuçları açısından bazı küçük farklar içerse de seçilmemiş diğer PTHL serileriyle benzer sonuçlar göstermiştir. Planlı veya kurtarma tedavisinin bir parçası olarak otolog hematopoietik hücre transplantasyonu olan hastaların uzun dönem sonuçları, yüksek doz tedavi almayan hastalara kıyasla daha iyiydi.
Objective: Peripheral T-cell lymphomas (PTCLs) are an uncommon and quite heterogeneous group of disorders, representing only 10%-15% of all non-Hodgkin lymphomas. Although both molecular and clinical studies have increased in recent years, we still have little knowledge regarding real-life practice with PTCLs. In this study, we aimed to investigate the clinical characteristics and treatment outcomes of a large population-based cohort of patients presenting with systemic non-cutaneous PTCL.
Materials and Methods: We conducted a multicenter retrospective analysis of 190 patients consecutively diagnosed and treated with non-cutaneous PTCLs between 2008 and 2016.
Results: Considering all first-line treatment combinations, the overall response rate was 65.9% with 49.4% complete remission (n=81) and 16.5% partial response (n=27). The 5-year overall survival and eventfree survival rates were significantly different between the transplant and non-transplant groups (p<0.01, and p=0.033, respectively).
Conclusion: The retrospective analysis of a large volume of real-life data on the Turkish experience regarding non-cutaneous PTCL patients showed consistent results compared to other unselected PTCL cohorts with some minor differences in terms of survival and transplantation outcomes. The long-term outcome of patients who receive autologous hematopoietic cell transplantation as part of upfront consolidation or salvage therapy is favorable compared to patients who are unable to receive high-dose therapy.

4.Relevance of Additional Immunohistochemical Markers in the Differential Diagnosis of Small B-Cell Lymphomas: A Case-Control Study
Hale Kıvrak, Seher Yüksel, Can Ateş, Mustafa Merter, Gülşah Kaygusuz, Muhit Özcan, Işınsu Kuzu
doi: 10.4274/tjh.galenos.2021.2021.0349  Pages 178 - 187
Amaç: Küçük B-hücreli lenfomaların (SBCL) klinik ve patolojik ayırıcı tanısı halen tartışmalıdır ve örtüşen morfolojileri, fenotipleri ve plazma hücresine farklılaşmaları nedeni ile zorluk yaratabilir. Bu çalışmada plazma hücre farklılaşması gösteren farklı lokalizasyonlardaki SBCL’lerde, immün reseptör translokasyonu ilişkili protein 1 (IRTA1), myeloid hücre farklılaşma antijeni (MNDA), lenfoid güçlendirici bağlama faktörü-1 (LEF1) ve stathmin 1 (STMN1) belirteçlerinin ekspresyonu araştırılmıştır.
Gereç ve Yöntem: Çalışmada 116 hastadan alınmış olan 154 farklı dokuda belirteçlerin boyanma dağılımları incelenmiştir. Belirteçlerin ekspresyonları 21 kronik lenfositik lösemi/küçük lenfositik lenfoma (KLL/SLL), 7 foliküler lenfoma (FL), 14 nodal marjinal zon lenfoma, 17 ekstranodal marjinal zon lenfoma, 55 splenik marjinal zon lenfoma, 22 marjinal zon lenfoma-başka türlü sınıflandırılamamış ve 18 lenfoplazmasitik lenfoma örneğinde immünhistokimyasal olarak değerlendirilmiştir.
Bulgular: Sonuçlar, LEF1’in KLL/SLL için ve STMN1’in FL için hassas ve spesifik belirteçler olduğunu (p değeri <0,001); MNDA ve IRTA- 1’in marjinal zon lenfomalarını ayırt etmek için yararlı belirteçler olduğunu gösterdi.
Sonuç: Sonuçlarımız LEF1’in KLL/SLL için ve STMN1’in FL için güvenilir belirleyiciler olduğunu göstermektedir. LEF1, MNDA, STMN1 ve IRTA1, tanısal bir algoritma içinde kısıtlılıkları dikkate alınarak kullanıldığında, rutin olarak kullanılan diğer immünohistokimyasal belirteçlere yardımcıdır.
Objective: Clinical and pathological differential diagnosis of small B-cell lymphomas (SBCLs) is still controversial and may be difficult due to their overlapping morphology, phenotype, and differentiation to plasma cells. We aimed to examine the expression of the immune receptor translocation-associated protein 1 (IRTA1), myeloid cell nuclear differentiation antigen (MNDA), lymphoid enhancer-binding factor-1 (LEF1), and stathmin 1 (STMN1) markers in SBCL cases involving different sites that may have plasma cell differentiation.
Materials and Methods: We studied 154 tissue samples with lymphoma involvement from 116 patients and evaluated the staining distribution of the markers. Expressions were evaluated in 21 chronic lymphocytic leukemia/small lymphocytic lymphoma (CLL/SLL), 7 follicular lymphoma (FL), 14 nodal marginal zone lymphoma, 17 extranodal marginal zone lymphoma, 55 splenic marginal zone lymphoma, 22 marginal zone lymphoma-not otherwise specified, and 18 lymphoplasmacytic lymphoma/Waldenström macroglobulinemia cases by immunohistochemistry.
Results: The results confirmed that LEF1 was the most sensitive and specific marker for CLL/SLL and STMN1 was the most sensitive and specific marker for FL (p<0.001). MNDA and IRTA1 were useful markers to distinguish marginal zone lymphomas.
Conclusion: Our results suggest that LEF1 for CLL/SLL and STMN1 for FL are reliable markers. LEF1, MNDA, STMN1, and IRTA1 are helpful with other routinely used immunohistochemical markers in a diagnostic algorithm considering their limitations.

5.Retraction: The lnc-SNHG1 Gene Is Overexpressed and Correlates with Increased White Blood Cell Count, Poor Induction Treatment Response, and Poor Survival Profile in Adult Acute Myeloid Leukemia
Pengyun Zeng, Ye Chai, Chongge You, Lingling Yue, Chongyang Wu, Huiling Chen, Liangliang Li, Jingjing Li, Huan Liu, Yurong Zhang, Tingyong Cao, Yaru Li, Wanli Hu
doi: 10.4274/tjh.galenos.2022.2022.0117  Pages 188 - 195
Amaç: Uzun kodlamayan RNA küçük nükleolar RNA konak gen 1 (lnc-SNHG1), çoklu yolaklara aracılık ederek lökomogenezde yer alır. Mevcut çalışma, akut myeloid lösemili (AML) hastalarda bu genin hastalık riski, klinik özellikler ve prognozdaki klinik rolünü daha ayrıntılı araştırmayı amaçlamaktadır.
Gereç ve Yöntem: Toplam 161 yetişkin AML hastası ile birlikte, 50 hasta hastalıklı kontrol grubu (HK) olarak, 50 sağlıklı birey sağlıklı kontrol (SK) grubu olarak çalışmaya alındı ve kemik iliği mononükleer hücreleri toplandı. Ardından, lnc-SNHG1 ifadesini ölçmek için ters transkripsiyon-kantitatif polimeraz zincir reaksiyonu (RT-qPCR) yapıldı.
Bulgular: Lnc-SNHG1 ifadesi AML hastalarında HK ve SK gruplarına göre daha yüksekti (her ikisi de p<0,001) ve AML hastalarını HK ve SK bireylerden ayırt etmede iyi bir değere sahipti (sırasıyla eğrinin altındaki alan 0,726 ve 0,884). Ayrıca, lnc-SNHG1 ifadesi, beyaz kan hücresi (WBC) sayısı ile pozitif olarak ilişkiliydi (p=0,008) ancak sitogenetik, moleküler genetik ve risk sınıflandırması gibi diğer klinik özelliklerle korele değildi (tümü p>0,05). Lnc-SNHG1 ifadesi ayrıca daha düşük bir tam remisyon (TR) oranı ile ilişkilendirilmiştir (p=0,001). Dördüncü çeyrekte lnc-SNHG1 ekspresyonu olan hastalar, birinci, ikinci ve üçüncü çeyrekte lnc-SNHG1 ifadesi olan hastalara kıyasla en kötü TR oranlarına sahipti (tümü p<0,05). Ayrıca, lnc-SNHG1 ekspresyonu, olaysız sağkalım (p<0,001) ve genel sağkalım (p=0,002) oranlarında tatmin edici olmayan sonuçlarla ilişkili bulundu.
Sonuç: Lnc-SNHG1 aşırı ekspresyonu, AML olgularında yüksek WBC sayısı, zayıf indüksiyon tedavisi yanıtı ve kötü sağkalım profili ile ilişkilidir ve AML için potansiyel bir gösterge görevi görebilir.
Objective: Long noncoding RNA small nucleolar RNA host gene 1 (lnc-SNHG1) is involved in leukemogenesis via mediating multiple pathways. The current study aimed to further explore its clinical roles in disease risk, clinical features, and prognosis in patients with acute myeloid leukemia (AML).
Materials and Methods: A total of 161 adult AML patients, 50 patients as a disease control (DC) group, and 50 healthy individuals as a healthy control (HC) group were enrolled and bone marrow mononuclear cells were collected. Subsequently, reverse transcriptionquantitative polymerase chain reaction (RT-qPCR) was performed to measure lnc-SNHG1 expression.
Results: Lnc-SNHG1 expression was higher in AML patients than in the DC and HC groups (both p<0.001), with good value in distinguishing AML patients from DC and HC individuals (area under the curve of 0.726 and 0.884, respectively). Moreover, lnc-SNHG1 expression was positively associated with white blood cell (WBC) count (p=0.008) but was not correlated with other clinical features such as cytogenetics, molecular genetics, and risk stratification (all p>0.05). Lnc-SNHG1 expression was also associated with a lower complete remission (CR) rate (p=0.001). Patients with lnc-SNHG1 expression in the fourth quantile had the worst CR rates compared to patients with lnc-SNHG1 expressions in the first, second, and third quantiles (all p<0.05). Furthermore, lnc-SNHG1 expression was correlated with unsatisfactory event-free survival (p<0.001) and overall survival (p=0.002), which were worst in patients with lnc-SNHG1 expression in the fourth quantile compared to patients with lnc-SNHG1 expressions in the first, second, and third quantiles (all p<0.05).
Conclusion: Lnc-SNHG1 overexpression is associated with elevated WBC count, poor induction treatment response, and poor survival profile in cases of AML and it may serve as a potential indicator for AML.

6.Leukemia: Reduction Ratio and Halving Time of BCR: : ABL1 IS Transcript Levels
Funda Ceran, Sema Akıncı, Mehmet Ali Uçar, Gülten Korkmaz, Mehmet Gündüz, Büşranur Çavdarlı, Şule Mine Bakanay, Mesude Falay, Simten Dağdaş, İmdat Dilek, Gülsüm Özet
doi: 10.4274/tjh.galenos.2022.2022-0024  Pages 196 - 203
Amaç: Kronik myeloid lösemili (KML) hastaların prognozunu iyileştirmek için erken moleküler yanıtın (EMR) elde edilmesi çok önemlidir. Son zamanlarda BCR: : ABL1 IS değerinin yanı sıra yarılanma zamanı (HT) ve azalma oranı (RR) gibi kavramlar ek prognostik göstergeler olarak ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada yeni tanı kronik faz (KF)-KML hastalarında 3 ayda BCR: : ABL1 IS transkript düzeyi, HT ve RR ile moleküler yanıt kinetiklerinin prognostik rolünü araştırmayı amaçladık.
Gereç ve Yöntem: Birinci basamak imatinib tedavisi alan KF-KML’li kırk hasta bu çalışmaya dahil edildi. Bazal, 3, 6, 12 ve 24 aylardaki BCR: : ABL1 transkript seviyeleri ve moleküler yanıtlar retrospektif olarak değerlendirildi. On ikinci ay majör moleküler yanıt (MMR) ve olaysız sağkalım (EFS) sonlanım noktaları olarak belirlendi ve bu parametreler üzerindeki tedavi kinetiklerinin etkileri incelendi.
Bulgular: Kırk KF-KML hastasının %72,5’inde 3. ayda BCR: : ABL1 IS ≤ %10’du (EMR). Üçüncü ayda BCR: : ABL1 IS>%10 olanların %45,5 inde olay varken, ≤%10 olanların %6,9’u olaya sahipti (p=0,004). EMR elde edilen hastaların %62,1’inde, elde edilemeyenlerin %9,1’inde MMR saptandı (p=0,003). Bu çalışmada MMR sağlanmasında eşik değeri HT için 24 gün ve RR için 0,04 olarak saptandı. Yirmi dördüncü ay derin moleküler yanıt (DMR), HT ≤24 gün ve RR ≤0,04 olmasıyla ilişkiliydi. BCR: : ABL1 IS ≤%10 ve HT ≤24 gün olan grupta (p=0,001) ve BCR: : ABL1 IS ≤%10 ve RR ≤0,04 olan grupta (p=0,007) diğer gruplara göre EFS belirgin olarak daha iyi bulundu.
Sonuç: Bulgularımız, MMR’nin, EMR’nin yanı sıra HT ve RR ile de tahmin edilebileceğini gösterdi. Ayrıca, HT ≤24 gün ve RR ≤0,04 olması 24. ay DMR elde edilmesinde BCR: : ABL1 IS ≤%10 olmasından daha önemliydi ve BCR: : ABL1 IS ≤%10 olmasının hem HT ≤24 gün hem de RR ≤0,04 ile kombinasyonu, EFS için en iyi belirleyici değere sahipti.
Objective: Achieving an early molecular response (EMR) is crucial for improving the prognosis of patients with chronic myeloid leukemia (CML). The halving time (HT) and reduction ratio (RR) of BCR: : ABL1 transcript levels have recently emerged as additional prognostic indexes besides the BCR: : ABL1 International Scale (IS). We aimed to investigate the prognostic role of BCR: : ABL1 transcript levels, HT, and RR on molecular response kinetics at 3 months in patients with newly diagnosed chronic-phase (CP)-CML.
Materials and Methods: Forty patients with CP-CML who received first-line imatinib treatment were included in this study. BCR: : ABL1 transcript levels and molecular responses at baseline and at 3, 6, 12, and 24 months of treatment were evaluated retrospectively. Major molecular response (MMR) at 12 months and event-free survival (EFS) were determined as primary endpoints and the effects of treatment kinetics on these parameters were examined.
Results: Of the 40 patients, BCR: : ABL1 IS was ≤10% at 3 months in 72.5%, representing EMR. The rate of event occurrence was 45.5% in patients with BCR: : ABL1 IS of >10%, whereas it was 6.9% in those with BCR: : ABL1 IS of ≤10% (p=0.004). MMR was detected in 62.1% of the patients with EMR and in 9.1% of those without EMR (p=0.003). The cut-off value for achieving MMR was 24 days for HT and 0.04 for RR. Deep molecular response (DMR) at 24 months was associated with HT of ≤24 days and RR of ≤0.04. EFS was found to be significantly better in the group with BCR: : ABL1 IS of ≤10% and HT of ≤24 days (p=0.001) and in the group with BCR: : ABL1 IS of ≤10% and RR of ≤0.04 (p=0.007) compared to others.
Conclusion: Our findings revealed that MMR could be predicted via EMR as well as by HT and RR. Additionally, HT of ≤24 days and RR of ≤0.04 were more important than BCR: : ABL1 IS of ≤10% in achieving DMR at 24 months, and the combination of BCR: : ABL1 IS of ≤10% with both HT of ≤24 days and RR of ≤0.04 has the best predictive value for EFS.

COMMENTARY
7.Initial Rate of BCR: : ABL1 Decline for Response Prediction in Chronic Myeloid Leukemia
Susan Branford
doi: 10.4274/tjh.galenos.2022.2022.0247  Pages 204 - 205
Abstract | Full Text PDF

BRIEF REPORT
8.Preliminary Report of the Academic CAR-T (ISIKOK-19) Cell Clinical Trial in Turkey: Characterization of Product and Outcomes of Clinical Application
Ebru Erdoğan, Koray Yalçın, Cansu Hemşinlioğlu, Aslıhan Sezgin, Utku Seyis, Derya Dilek Kancağı, Cihan Taştan, Bulut Yurtsever, Raife Dilek Turan, Didem Çakırsoy, Selen Abanuz, Gözde Sır Karakuş, Muhammer Elek, Hüseyin Saffet Beköz, Ali İhsan Gemici, Deniz Sargın, Mutlu Arat, Burhan Ferhanoğlu, Ebru Pekgüç, Serdar Örnek, Deram Büyüktaş, Nur Birgen, Siret Ratip, Ercüment Ovalı
doi: 10.4274/tjh.galenos.2022.2022.0193  Pages 206 - 210
Amaç: Kimerik antijen reseptör T (CAR-T) hücre uygulamaları B-hücreli malignitelerin tedavisinde etkili olmaktadır. CAR-T hücre uygulamalarının sonuçları umut vaadedici olsa da, ticari CAR-T ürünlerinin yükek maliyetleri nedeniyle ulaşılabilirlik açısından ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Bu ön raporda, Türkiye’deki ilk akademik CAR-T hücre çalışmasının üretim ve klinik uygulama sonuçları sunulmuştur.
Gereç ve Yöntemler: Relaps refrakter CD 19+ hematolojik maligniteli hastalarda ISIKOK-19 T-hücre tedavisinin güvenliği ve etkinliğini değerlendirmek amacıyla yürütülen klinik çalışmaya (NCT04206943) Ekim 2019-Temmuz 2021 tarihleri arasındaki hastalar dahil edilmiştir. Bu raporda ilk 8 hastanın üretim bilgileriyle, ISIKOK-19 hücre infüzyonu yapılan 7 hastanın klinik sonuçları sunulmuştur.
Bulgular: Çalışmaya toplam 9 hasta dahil edilmiştir (5 akut lenfoblastik lösemi [ALL] ve 4 non-hodgkin lenfoma [NHL]), ancak sadece 7 hastaya hücre infüzyonu yapılabilmiştir. Hücre infüzyonu alan 3 ALL hastasından 2’sinde ve 4 NHL hastasının 3’ünde tam/kısmi cevap gözlenmiştir (toplam yanıt oranı %72). Dört hastada (%57) CAR-T ilişkili toksisite (sitokin salınım sendromu, immün efektör hücre ilişkili nörotoksisite sendromu ve pansitopeni) tespit edilmiştir. İki hastada ise CAR-T hücre uygulaması sonrası cevapsızlık ve progresif hastalık izlenmiştir. Kısmi cevap veren hastalardan 2’sinde de takip sırasında progresif hastalık tespit edilmiştir.
Sonuç: Akademik CAR-T üretimimiz, üretim etkinliği ve kalite kontrol kriterlerinin tam olarak karşılanması açısından tatmin edici sonuçlara sahiptir. Çalışmaya dahil edilen hastaların tedavi yükü hesaba katıldığında tedaviye cevap oranı ve toksisite profili açısından da sonuçlar kabul edilebilir düzeydedir. Bu sonuçlarla, ISIKOK-19 hücrelerinin güvenli, ekonomik ve etkili bir tedavi seçeneği olduğu düşünülebilir. Ancak bu ön sonuçların halen devam eden ISIKOK-19 klinik çalışmasıyla desteklenmesi beklenmektedir.
Objective: Chimeric antigen receptor T (CAR-T) cell therapies have already made an impact on the treatment of B-cell malignancies. Although CAR-T cell therapies are promising, there are concerns about commercial products regarding their affordability and sustainability. In this preliminary study, the results of the first production and clinical data of an academic CAR-T cell (ISIKOK-19) trial in Turkey are presented.
Materials and Methods: A pilot clinical trial (NCT04206943) designed to assess the safety and feasibility of ISIKOK-19 T-cell therapy for patients with relapsed and refractory CD19+ tumors was conducted and participating patients received ISIKOK-19 infusions between October 2019 and July 2021. The production data of the first 8 patients and the clinical outcome of 7 patients who received ISIKOK-19 cell infusions are presented in this study.
Results: Nine patients were enrolled in the trial [5 with acute lymphoblastic leukemia (ALL) and 4 with non-Hodgkin lymphoma (NHL)], but only 7 patients could receive treatment. Two of the 3 participating ALL patients and 3 of the 4 NHL patients had complete/ partial response (overall response rate: 72%). Four patients (57%) had CAR-T-related toxicities (cytokine release syndrome, CAR-T-related encephalopathy syndrome, and pancytopenia). Two patients were unresponsive and had progressive disease following CAR-T therapy. Two patients with partial response had progressive disease during follow-up.
Conclusion: Production efficacy and fulfillment of the criteria of quality control were satisfactory for academic production. Response rates and toxicity profiles were also acceptable for this heavily pretreated/refractory patient group. ISIKOK-19 cells appear to be a safe, economical, and efficient treatment option for CD19+ tumors. However, the findings of this study need to be supported by the currently ongoing ISIKOK-19 clinical trial.

IMAGES IN HEMATOLOGY
9.Neutrophilic Erythrophagocytosis and Reticulocytopenia: A Rare Manifestation of Cold Autoimmune Hemolytic Anemia
Priyanaka Gupta, Seema Biswas, Manish Singh Singh, Ruchi Gupta
doi: 10.4274/tjh.galenos.2022.2022.0008  Pages 211 - 212
Abstract | Full Text PDF

LETTER TO EDITOR
10.Pseudo-Chediak-Higashi Granules in a Case of Acute Lymphoblastic Leukemia Mimicking Acute Myeloid Leukemia
Xing Qiang, Tinglu Tao, Xueyan Chen
doi: 10.4274/tjh.galenos.2022.2022.0123  Pages 213 - 214
Abstract | Full Text PDF

11.A Rare Variant of Idiopathic Multicentric Castleman Disease: TAFRO Syndrome
Ece Ük, Alper Akın, Übeyde Ayşe Gülseren, Simge Erdem, Alpay Medetalibeyoğlu
doi: 10.4274/tjh.galenos.2022.2021.0710  Pages 215 - 217
Abstract | Full Text PDF

12.A Rare Case of Langerhans Cell Histiocytosis in the Hard Palate
Memiş Hilmi Atay, Seda Gün
doi: 10.4274/tjh.galenos.2022.2022.0032  Pages 218 - 219
Abstract | Full Text PDF

13.An Approach to Pediatric or Mentally Deficient Donors from a Bioethical Perspective: Considerations and Recommendations on Behalf of the Donor Research Team of the Turkish Society of Hematology (DART)
Şükrü Keleş, Can Boğa, Funda Tekkesin, İlknur Nizam Özen, İlknur Kozanoğlu
doi: 10.4274/tjh.galenos.2022.2022.0172  Pages 220 - 221
Abstract | Full Text PDF